4 Mayıs 2016 Çarşamba

KÖPRÜCÜK

Köprücük

Dün gece son kadehe çarpıp kırmıştı, paramız yoktu, alamadık.
Tirbuşonumuz da yoktu, hep kırılırdı açarken şişenin ağzı, 
eteklerinde süzer de koyardı şarabı kadehe. 
Marketten çaldığımız beyaz leblebiyi de avucuna doldururdu.
Akşam yemeğinde 1 ekmek ile 1 yumurtayı bölüşüp yedik.
Gramofona Taksim Tünel'den ödün(ç)aldığımız Fransız plağını koydu.
Ben koltukta oturmuş boş boş duvara bakarken şişenin kırıldığını duydum.
İçeriye geldi, üstünde bir zamanlar engin dağların doruklarında ki gibi kar beyazı olan, ama şimdi sigara dumanı ve rutubetten sararmış, yer yer şarap lekeleri olan dantelli bir elbise vardı.
Elbisesini yukarıya sıyırıp önce sağ dizini soluma, ardından sol dizini sağıma yerleştirip oturdu.
Şarabı kaldırdı.
-İyi de kadehi kır...
+Şşş.. köprücüklerimden içersin.

Gülümsedim, yeniden sevdim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder